Ölümlü insanoğlunun mutlak yokluğun içerisinden mutlak varlık alanına çıkarılmasındaki amaç; bu dünyanın ıslahı için çalışmak ve birlikte uyum ve ahenk içinde yaşamaktır.” diyor…

Bu söz insanoğlunun

Bu söz insanoğlunun var oluş amacını bizlere anlatan Kutsal bir söz.

Çok yakın zaman içerisinde sevdiğimiz yakınlarımızı kutsal mekanlarına uğurladık. Hep birlikte onlarsız olmanın bizde ve geride bıraktıkları yakınlarında hissettirdiği acıları paylaştık.

Ve fark ettim ki ölümü kabul edebiliyoruz ancak hayatta iken birlikte yaptıklarımız, yapabildiklerimiz kalıyor geriye vicdanımızı rahatlatan. Bizi huzurlu kılan. Huzursuz kılan ise yukarıda sorumlu olduğumuzu anlatan ancak uygulaması zor olduğu için duymak ve yapmak istemediklerimiz…

Geleneksel olarak yapageldiğimiz, yaparken sorgulamadığımız ve canımız acımadıkça da sorgulamayacağımız öğretilerimizin altını çizmek ve yaparken bir kez olsun düşünmemizi isteyeceğim bir durumdan birkez daha bahsetmek istiyorum.

Yüce Yaratıcı ile dünyaya gelmeden önce yapmış olduğumuz antlaşmaya “O” uyuyor ve bizleri yaşamı nasıl yaşayacağımız konusunda rehbersiz bırakmıyor iken biz verdiğimiz sözü hatırlamıyor ve malesef doğrulardan uzak kalarak acı içerisinde yaşamayı kendimiz tercih ediyoruz.

Sevdiklerimizi kalıcı mekanlarına uğurlarken Kutsal Kitaplardan Kutsal Yazılar okuyoruz. Ve aslında güzel olan da emredildiği gibi kendimizden geçercesine. Fakat üzücü olan tek ama en önemli tarafı ne okuduğumuzu anlayamadığımız ve bu nedenle bizlerde davranışsal bir değişim yaratmaması!

Katıldığım törenlerde öğrenmek ve uygulamak adına bende okunan duaların ve surelerin anlamını takip etmek istedim. Bu sırada dikkatimi çeken birşey oldu ki bence oldukça önemli daha önce okuduklarımdan farklı anlamlarda da olabildiği ve en önemlisi de okunan Yazıların kalplerde ve davranışlarda hiçbir değişiklik yaratmadığı idi.

Din başka, maddi alemde yaşamak başka diye bir durum mu vardı? Yoksa maddi alemde ruhumuzun ve bedenimizin sağlığı için nasıl yaşayabiliriz diye mi var?

Akla ve mantığa aykırı hiçbir durumun olmadığı ve bize verilen akıl ile sorgulayarak hakikate ulaşabileceğimiz ve bu dünyaya geliş amacımızın bu dünyanın ıslahı için birlikte uyum ve ahenk içerisinde yaşaması olduğu bildiriliyor iken şu an evlerimiz dahil tüm dünyada savaş ve kaos ortamında yaşamanın gerçek sebebi ne olabilirdi ki!

Kendimizi değiştirmek kolay olmadığı için etrafımızı değiştirmek ve güçlü olana uymayanı yok etmek miydi yoksa güçsüzlüğümüzün göstergesi?

İçimizdeki iyi ve kötüyü fark edebilmek ve doğruyu bulabilmek ve bilinçli olarak tercih edebilmek gücümüzü açığa çıkarabilmek ümidiyle…

Gürcan Giray Güneş